
Bir çok kişinin hayalindeki yaşam "Sorunsuz Bir Hayat". Ne güzel değil mi? Hepimiz bu umutla, bir gün bu olasılığın gerçekleşebilmesi ümidiyle günlerimizi geçirir dururuz. Hep hayalimizdedir o gelmek bilmeyen sorunsuz hayat. Biliriz aslında bunun imkansız olduğunu, ama belki de gözümüze mükemmel görünen sorunsuz bir hayata ulaşma umudu kandırır bizi. Çocukluğumdan beri ben de hep sorunların karşıma çıkmayacağı o mükemmel hayatı kovalayıp durdum; nitekim ben kovalamaktan yoruldum, ama o kaçmaktan hiç yorulmadı. Bir gün aklımı hep meşgul eden bu konuyu artık çözmem gerektiğinin farkına vardım, peki ama nasıl olmalıydı? Hep hayalini kurduğum rüya tadında problemsiz bir hayattı. Belki ben hayatımda problem çıkmaması için her şeyi yapabilirdim, ama çevreme müdahele etmem mümkün olmayacaktı. Yani ben her ne kadar problem çıkartmamaya çalışsam da birileri benim için problem çıkartmaya devam edecekti. Peki ama çözüm ne olmalıydı? Tabii ki problem çıkmasını engelleyemediğim için onlara en akılcı çözümleri üretebilmek ve bunları uygulayabilmek. Burada umutmamamız gereken oldukça önemli bir şey var, insanoğlu her zaman çevresi ile vardır. İnsanın olgunlaşma sürecine bakacak olursak problem çözmenin bu süreç içerisinde ne kadar önemli olduğunu kavrayabiliriz. Ne dersiniz; aslında bizi olgunlaştıran, bize gerçekten bir şeyler katan karşılaştığımız problemler ve onlara ürettiğimiz çözümler değil midir? Hani bir söz vardır ya: "Gülü seven dikenine katlanır". Belkide bu söz bize hayatın içerisindeki problemler de dahil olmak üzere bir çok şey ile birlikte var olduğunu anlatmaya çalışıyordur, olamaz mı? Ne olursa olsun artık ben hayatımı beraberinde getirdiği sorunlarla birlikte seviyorum ve de bu sorunları çözmek yaşadığım hayata karşı bir görevim. Sorunsuz bir hayat mı; niye ki? Problemler hayatın tuzu biberi; bizi olgunlaştıran, hayata karşı daha güçlü olmamızı sağlayan şeyler. Unutmadan şunu da ekleyeyim; eskiden hayalini kurduğum sorunsuz hayat için dua eder dururdum, şimdi ise karşılaştığım problemlere en akılcı çözümleri üretebilmek için dua ediyorum. Ne dersiniz; dua etmesini yani istemesini de bilmek gerekiyor, değil mi? İşte size kendinizi geliştirebilmeniz ve mutlu olabilmeniz için altın bir anahtar, umarım kullanmasını bulabilir ve rüya tadındaki o düşlediğiniz hayata belki bu şekilde ulaşabilirsiniz. Sanırım bu kadar yeterli. Şişşt, aramızda. Kimseciklere söylemeyin ha burada yazanları. Anlayan anlayacağını anlar, sonuçta bunlar benim hayata bakış açımı yansıtan ve hayattan zevk almamı sağlayan ufak tefek şeyler. Eğer hatalı olduğunu düşündüğünüz yerler varsa lütfen sessizce söyleyin bana. Haydi kalın sağlıcakla. En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle. Kolay gelsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder